×
Abide TUNCER
 25.03.2015
  SORGUN GENÇLİK DERNEĞİ
 2012 kez okundu

Yağmurun en güzel yağdığı ülke-şehir(Litvanya-Vilnıus)

İktisat 1.sınıf öğrencisiyken henüz sadece 1 yıl geçmesine rağmen okul-ev ikilemi monoton bir hal almaya başlamıştı.Erasmus sınav duyurusunu görür görmez başvuruda bulundum ve kazandım.Ben ve haricimde 4 arkadaş gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra nihayetinde uçakta ne almak istersiniz sorusuna yanımda oturan İngiliz arkadaşın red-wine demesiyle yola çıktığımızın farkına vardım.(from Şanlıurfa to vilnıus)

26 avrupa ülkesinden arkadaşlar ve yeni bir üniversite ile tanışma faslı başlamıştı artık.öncelikle şunu belirtmek isterim kaçıncı sınıf olduğunuzun önemi yok ders seçiminde,şahsen ben henüz 2.sınıf olmama rağmen finans üzerine master yapan arkadaşlarla aynı dersi aldığım oluyordu ve bu bence çok daha mantıklı bir karar ve derslerin hoca-ögrenci bazında daha verimli işlenmesini katkı sunuyordu.Derslere girmeye başlıyoruz ufaktan ufaktan hocaların uyum sorununu atlatmamız için basit oyunlar oynatması  çok yararlıydı ve fakülte küçük olmasına rağmen oldukça nitelikli-donanımlı yapıya sahipti.Plaj voleybolundan,masa tenisine,fitnıstan,basketbol sahasına kadar örgenciyi okulda tutmaya yarayan birçok pozitif adım vardı ve biz çok kısa sürede uyum sorununu atlattık.Sunum kültürünü şahsen mykolo romeriyo üniversitesinde edindim ve artık Türkiye-Litvanya egitim sistemi hakkında değerlendirmelere başladım.Bakanlığın yurtdışındaki örgencilere sadece parasal bazda desteginin yeterli olmadığını ve kurumsal bazda da rehberlik vermesi gerektiği hakkında bir dilekçe sunmaya karar verdim ve bu konu üzerine bir öneri dilekçesi yazdım,bu arada okulla alakamız devam ediyorken  bir litvan hocamızın yine bizim gibi öğrenci  olan bir arkadaşa ‘Sen erasmus öğrencisisin her derse girmene lüzum yoktur’ sözünü referans alıp gezi planları yapmaya başlamıştık.Yerelde gerek kültürel geziler gerekse festivallere katılmaya başladık fakat malumunuz ‘small is beautiful’ mantığı  sıkıcı gelmeye başlamıştı ve artık uluslararası geziler düzenlememiz gerekiyordu.Ben ve yoldaşım(Hasan MOLCI) pasaportlarımızı ceplerimize,çantalarımızı sırtımıza almamız görüşünde birleştik ve anında hostel ve bilet rezervi yapıp yola koyulduk.(Polonya,Slovakya,Avusturya,Macaristan)

Polonya da bizim tabirle kazıklandım şahsen(para dönüşümünde)  Viyanada keza öyle(otobüs duraklarında, istasyonlarda uyumak zorunda kalmalar vs.) Satırlara sığmayacak kadar güzel anılarım ve deneyimlerim oldu  niyahetinde tekrar vilnıusa geldik çünkü girmemiz gereken vize-final sınavları başlıyordu ve hummalı bir çalışma içerisine girdik gerek sunum hazırlama gerekse sınavları başarıyla geçmek için çalışmamız gerekiyordu bu bununda üstesinden geldim(5 ile geçebileceğim dersten 8-9 ile geçmek gibi)

Ocak ayı geldi ve bizim yurda dönüş tarihi yaklaşıyordu(25 ocak) bu son 1 ayı çok iyi değerlendirmeliydik ve bu sefer de 2.yoldaşım(Serhat POLAT) ile yola koyulduk(Fransa,İtalya,İspanya)

Pariste hemşerilerimiz(Davut abi ve arkadaşları) 3 günlük ağırladılar bizleri ve çok başarılı bir şekilde ilk gezimizi tamamladık.Romaya geçtik gerçekten de tarih kokan ve medeniyetin eşigi unvanına en çok yakışan şehir olduğu izlenimini verdi bana.Barcelonaya ayak basar basmaz çok katı kuralları olduğuna şahit olduk(50 euro ceza yemek,gecelik 1 euro konaklama ücreti vermek vs.) nihayetinde vilnıusa dönüş başladı ve okulda,yurtta gerekli çıkış işlemlerini yaptıktan sonra  geride bırakacağımız arkadaşlarla hüzünlü,gözü dolmuş bir vedadan sonra Türkiyeye ayak bastık… Üniversite öğrencisiyim diyen ferdin muhakkak bu fırsatı değerlendirmesi gerektigini düşünüyorum… Saygılarımla.

MEHMET GÜLYAPRAĞI

Copyright 2021 © Tüm Hakları Saklıdır. Web tasarım Medyatör