Birleşmiş Milletler gönüllülüğü; yoksulluğun azaltılması, sürdürülebilir kalkınma, sağlık, gençliğin güçlendirilmesi, iklim değişikliği, afet ve acil durum yönetimi, sosyal entegrasyon, insani yardım ve bilhassa sosyal dışlama ve ayrımcılıkla mücadele stratejilerinin önemli bir parçası olarak kabul etmektedir. 2018 Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu’na göre bugün dünyada gönüllülerin sayısı 1 milyardan fazla... Bu sayı, is gücü olarak 109 milyon tam zamanlı çalışan isçiye eşdeğer kabul ediliyor. Gönüllüleri bir ülke olarak kabul edersek, tam zamanlı işgücü bakımından dünyanın besinci büyük ülkesini gönüllülerin oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Gönüllülük; vaktin, diğer insan, grup veya kurumlara fayda sağlamak için sarf edildiği herhangi bir faaliyeti ifade eder. Gönüllülük, insanların kişilere ve topluma fayda sağlamak için gerçekleştirmiş olduğu bir sosyal faaliyet seklidir. Diğer bir tanıma göre gönüllülük; bizlere verilen akıl, beden, vakit, emek gibi pek çok kıymetin doğrudan karşılık beklemeden insanlarla ve diğer varlıklarla paylaşılmasıdır.
Türkiye, gönüllülük konusunda çok zengin bir birikime ve engin bir tecrübeye sahip olduğu halde, uluslararası standartlar göz önüne alındığında bu büyük potansiyelin yeterince kullanılamadığını görüyoruz. Ülkemiz kültürel zenginliğinden, gönüllülerden ve gençlerimizin gönüllülük potansiyelinden daha fazla yararlanmalıdır. Bu sayede Türkiye sosyal sermayesini çok daha fazla arttıracaktır. 15-30 yas arası genç nüfusu, toplam nüfusun yüzde 25,3’lük bir kısmına karşılık gelen ülkemizde, Bakanlığın gençliğe ilişkin belirlediği misyon ve vizyon, gönüllülüğün kazanımlarıyla birebir uyumludur. Gönüllülüğün kurumsal bir yapıya kavuşturulması konusunda Gençlik ve Spor Bakanlığı öncü bir rol üstleniyor.
Gönüllülük yerel, bölgesel ve ulusal sınırların ötesine geçen küresel ortak bir değer olarak toplumsal, ekonomik ve politik kabul edilebilirliği en yüksek olgulardan birisidir. Tarih boyunca farklı coğrafyalarda farklı biçimlerde ortaya çıkan ve güçlü bir geleneğe sahip olan gönüllülük, hem refah hem de kriz zamanlarında başvurulan bir kamu politikasıdır. Kentleşme ve küreselleşme sürecinde artan yalnızlaşma, yabancılaşma ve ferdileşmenin asılabilmesi için yerel, ulusal ve uluslararası kuruluşlar gönüllülüğe özel bir önem vermektedir. Gönüllülük özellikle gelişmiş ülkelerdeki akademilerde artık tek basına bir disiplin olarak kabul edilmektedir. 21’inci yüzyılda gönüllülük, hakkında binlerce makale ve kitap yayımlanan bir çalışma alanı hâline gelmiştir.
Gönüllülüğün önemi kabul edilmekle birlikte üzerinde uzlaşılmış ortak bir tanım bulunmamaktadır. Bu durum kavramsallaştırılmasını zorlaştırmakla birlikte tanımlanmasında esnekliğe imkân vermektedir. Gönüllülük insanların düşünce dünyasında pozitif bir anlam taşıyan, insanları ve toplumları yakınlaştıran bir değer olarak kabul edilmektedir.
Gönüllülük yaygın kullanılan bir kavram olmakla birlikte sıklıkla ziyaret, bağış yapma, yardım, iyilik, hayırseverlik ve katılımla karıştırılmaktadır. Gönüllülük; maddi bir beklenti içerisinde olmaksızın bilinçli bir eylemi, çabayı, vaktini sarf etmeyi, bilgi ve beceriyi kullanmayı, sürekliliği, başkalarına yardımı, karşılıklı rızayı içermektedir. Gönüllülük, genel olarak bir serbest zaman faaliyeti olarak değerlendirilmektedir. Gönüllülük kişisel bir sorumluluk olmaktan ziyade sosyal bir sorumluluk olarak gerçekleşmekte olup aktif vatandaşlığın en güzel yollarından birisidir.
Gönüllülük kişiler, kurumlar, toplum, ülkeler ve bütün dünya için büyük kazanımlar sağladığından bütün dünyanın ortak bir değeri olarak kabul edilebilir. İyi tanımlanmış, yapılandırılmış ve çerçevesi oluşturulmuş bir gönüllülük sistemi bireyin, toplumun ve devletin güçlenmesinde önemli bir rol üstlenebilir.
Gönüllülük faaliyetleri en çok gönüllü kuruluşlarda olmak üzere bazı kamu kurumlarında ve özel sektörde de gerçekleşebilmektedir. Farklı düşünce ve yapılardan gelen ve gönüllü kuruluşların başarısında önemli yer tutan gönüllüler katılımcılığı artırırlar, toplumun sorunlarını çözmek için birlikte hareket ederler. Gönüllüler ve STK’lar varlıklarını genelde birbirlerine bağlı olarak sürdürdüklerinden gönüllülüğün güçlenmesi STK’ların nicelik ve niteliğinin artmasına bağlıdır.
Kaynak: 2019 Gönüllülük Yılı Stratejisi