Her geçen gün daha da özlediğim, her sokağı burnumda tüten Odense/Danimarka.
İş bulmanın bu kadar zor olduğu ülkemizde önüme gelen birçok iş teklifini elimin tersiyle çevirip ,Erasmus Plus programı ile yakaladığım 4 aylık mükemmel şans ve yaşadığım mükemmel deneyim. Öncelikle orada bulunduğum süreç öncesinden bahsedecek olursam, çok çok zorlu bir süreçti diyemem fakat vize sürecine geçiş için almam gereken davet mektubumu beklerken keşke Eastern tatiline denk gelmeseydim diyorum. Benim için büyük stresti beklemek. Ya olmazsa? Ama vizemin 24 gün içerisinde çıkması konusunda da şanslıydım çünkü 2 hatta 3 ayda vizesini ancak alabilen arkadaşlarım vardı. Diğer bir şansım ise gitmeden önce katıldığım yoğunlaştırılmış Erasmus projesi sayesinde tanıdığım diğer Dan kişilerdi. Herkes İskandinavların çok soğuk olduğunu söyler ama kesinlikle aksi bir şekilde çok cana yakınlardı. Erasmus sınavına girdikten sonra barajın altında bir puan aldığımı öğrendiğimde de barajı aşağı çekecekler mi çekmeyecekler mi sorusunun cevabını almaya beklemekte benim için zor bir süreçti. Ama sonunda Dan arkadaşlarıma verebileceğim güzel bir haberim vardı ve birkaç ay sonra ben de onların yanında olabilecektim. Uçağa ilk binişim olacaktı ama yanımda birinin olması benim için avantajdı, sonunda korkulacak bir şeyin olmadığını da görmüş olduk :)
Ve 3 saat sonra artık Danimarkadaydım. Kopenhagtan trene binmek üzere havaalanından çıkışımızı yaptık fakat Dancanın gazabına uğradık ilk dakikadan. Gideceğimiz yerin adının telaffuzunu bilmediğimizden dolayı treni kaçırdık ve 1 saat beklemek zorunda kaldık. E tabi telefonlarımızı da kullanamıyoruz. Sonunda bizi anlayan birilerini bulduk ve Odensedeydik. Daha önce Türkiyede bulunduklarını söylediğim kişilerden biri tutorumdu ve güzel bir istisna yapıp gelip bizi tren istasyonundan alıp yurdumuza yerleştirdi. Herşey mükemmeldi ve sonrasında daha önceden gelmiş olan sınıf arkadaşlarımızla tanıştık. Derslerimiz başladıktan sonraki ilk 2 hafta biraz zorlu geçmişti, Avrupadaki Türk, Müslüman önyargısının hala var olmasından dolayı ama zaman geçtikçe birbirimize alıştık ve herşey mükemmeldi. Sınıf olarak yaptık herşeyi. 20 kişilik bir grup düşünün her dakikası birlikte geçen ve 4 ayın sonunda nasıl ayrıl(ama)dığımızı. Her Cuma ve Cumartesi günleri partylerimiz vardı. Zaten Danimarka eşittir eğlence.
En güzel deneyimlerinden biri olan stajıma gelecek olursak. Bir öğretmen olarak bana kattığı en güzel şey buydu Erasmusun, tüm eğlencelerin yanında. Danimarkanın eğitim sistemi konuşmakla bitmez kesinlikle yaşanmalı diyorum. :) Ben okula gelmek için can atan ve gerçekten eğlenen öğrenciler gördüm. Bize ve öğretmenlerine gösterdikleri saygıyı gördüm. Her hafta 20 km bisiklet sürerek gitmeme rağmen okula müthiş motive olmuş bir şekilde gidip dönebiliyordum. Her insan mı iyi İngilizce konuşur bir ülkede? Evet, her insan iyi konuşuyor İngilizceyi, sadece İngilizceyle bitse iyi :)
Her Erasmuslu gibi bende ikinci vatanım olarak gördüğüm Danimarkaya tekrar gideceğim günü dört gözle bekliyorum. Ve son olarak birçok kültürel şok yaşadığımı söylemeden geçemem. En önemlisi çocuklarını dışarıda uyutmalarıydı. Tabiki bunu soğuğa karşı dayanıklı olmaları için yapıyorlardı fakat. İlk gördüğümüzde dışarı da uyuyan bebekleri şaşırmadık değil. Bira bir yaşam kaynağı onlar için, zaman ve mekân tanımıyorlar.
Bana kattıklarını yazarak bitiremem ama vizyonumun değiştiğini, dil konusunda geliştiğimi ve kendi ayaklarım üzerinde daha rahat durabildiğimi söyleyebilirim. Ve bu deneyimi yaşamak isteyen herkese de elimden geldiğinde yardımcı olmak ve oraları anlatmak isterim. Herkese şiddetle tavsiye ediyorum.
Ebru ARI