Stres ve gerilim dolu bir çabanın ardından aldığım yeşil pasaportumun ve Yozgatlı olmamın bu kadar işime yarayacağını hatta hayatımda dönüm noktası olan bir olaya adım atamama sebep olacağını kırk yıl düşünsem aklıma getirmezdim.
Üniversite arkadaşım bir gün beni aradı ve bana Sorgun Gençlik Derneği diye bir dernek olduğunu ve gençleri projeye gönderdiğini söyledi. Ben de :‘’ Yok canıım o bizim Sorgun değildir başka Sorgun’dur.’’ dedim ve gülüştük. Ama o Sorgun benim doğup büyüdüğüm Yozgat’ ın Sorgun’ymuş. Bende hemen derneğin sayfasını Facebook üzerinden beğendim.
Eylül ayında ise derneğin yaptığı duyuruyu okudum ve projeye başvurdum. Ama içimden de şöyle diyorum; ‘Aman sanki bana çıkmaz ama yine de başvurayım…’ ve de başvurdum. Sonuçlar açıklandığında ise ne aslarda ne de yedeklerde ismim vardı. Yani seçilmemiştim ve sosyal medyada fenomen olan çocuğun fenomen tepkisini verdim; ‘Biliyordum böyle olacağını’ dedim. Aradan bir ay geçti ve bir sabah telefon geldi. Telefonu açtığımda projeye kabul aldığımı nedeninin ise Yozgatlı olduğumu bu yüzden öncelikli olduğumu öğrendim. Seçilmiştim artık ve uzun zamandır hayalini kurduğum yurtdışına gidecektim.
Gerekli ön hazırlıkları yaptım ve yolculuk başladı. Havaalanında biricik proje arkadaşlarım Aykut ve Özge’ yi gördüm. Onları görünce içimdeki korkuyla karışık heyecan duygusu biraz azalmıştı. Korkuyordum çünkü ilk kez uçağa binecektim.
Ve işte Viyana’daydık. Kafamı nereye çevirsem Almanca tabelalar. İçimden de kendime kızıyorum bir yandan çünkü lisede Almanca’ yı kopya çekerek geçmiştim hep ve şu an hiç bir şey hatırlamıyordum. Ama şanslıydım, orada bir akrabam yaşıyordu ve bizi havaalanından alıp evlerine götürdüler ve mis gibi Türk yemekleri ikram ettiler. Onlara da çok teşekkür ediyorum buradan. O gün orada kaldım ve ertesi gün projenin olacağı kasabaya doğru arkadaşlarla yola çıktık. Maceralı ama bir o kadar da heyecanlı ve zevkli bir yolculuktu. Son trene binmemize 3 saat vardı, hava karlıydı ve biz dışarda kalmıştık. Ama bir Avrupa klasiği olan Türk bir dönerci bulduk ve 3 saat orada bekledik. Çok komik insanlardı ve söylemeden geçemeyeceğim birisi de Yozgatlı’ ydı. O sırada aynı dönerciye başka insanlarda girdi. Onlarla aynı projeye gidiyormuşuz. Birlikte trene bindik ve Klaffer’ e doğru yola çıktık.
Projenin ilk günü kahvaltıya indik ve grubumuzun dördüncü kişisi olan Onur ile tanıştık. Diğer insanlarla tanışmak için etkinlik odasına gittik. O insanlarla da tanıştık. Özge ile yan yana oturduk hemen. Etrafımızda ne olup bittiğini anlamaya ve proje başkanının Almanca aksanlı İngilizce konuşmasını anlamaya çalıştık. Başlarda anlamakta zorlandık ama sonra alıştık ve sıkıntı yaşamadık.
Projenin içeriğinden de bahsetmeden geçemeyeceğim. Mülteciler ve sığınmacılar hakkında bir projeydi. O insanların yaşadıklarını daha iyi anlamak için çeşitli dramalar yaptık. Workshoplarda farklı materyaller hazırladık. Münjid adında Iraklı bir arkadaşımız bir mültecinin yaşayabileceği en acı ve zor durumları yaşamıştı. Bunları onun ağzından dinlemek benim için çok başkaydı ve çok etkilendim. Başka ülkelerden gelen insanların da mülteciler için çaba sarf ettiklerini, onları önemsediklerini görmek beni çok duygulandırdı. Herkes kendi ülkesindeki mültecilerin durumu hakkında bilgi verdi. Ama en çok bizim ülkemiz merak ediliyordu çünkü en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülke olarak birinci sıradayız. Bizde elimizden geldiği kadar onlara bilgiler verdik. Mültecilerin ne gibi hakları var, hangi koşullarda yaşıyorlar bunlar anlattık.
Kültür geceleri ve geziler vardı. Gezide Linz şehrini gezdik. Kültürel gecede ise herkes kendi ülkesine has yiyecek, içecek ve dansı gösterdi. Çok eğlenceli bir geceydi ve çok güzeldi. Türk dizisi izleyen insanlar vardı ve Türkçe kelimeler bilenler hatta biraz anlayanlarda vardı. O zaman ne kadar büyük bir ülke olduğumuzu anladım.
Dolu dolu geçen bir hafta sonunda sıra belgelerimizi almaya geldi. Hem sevinçli hem hüzünlüydüm. İlk projemin belgesini almak çok heyecan vericiydi ama tanıştığım insanlardan ayrılmak çok zor geldi. Hepsi çok tatlı ve çok değerli insanlardı. Hepsini çok özleyeceğim ve bu ilk deneyimimi asla unutmayacağım. Bu projenin mükemmel geçmesini sağlayan Wolfgang’a ve beni seçen Sorgun Gençlik Derneğine çok teşekkür ediyorum. Bu macera bitti ama devamı gelecek hissediyorum.
ŞEYMA SUNGUR